Dua Kelimeleri
Günlük hayatımızda dilimizden
düşmeyen, farkında
olarak veya olmayarak dua ettiğimiz kelimeler vardır. Bir müminin dünyasında
çok büyük anlamlar ifade eden bu kelimelerin yeri nasıl doldurulur. Elbette
yerlerine bir şey koymak mümkün
değildir bu kelimelerin. Bir yakınımız amansız bir hastalığa
yakalanmıştır. Hep bir ağızdan dua dileklerinde bulunulur. Niyazımız,
yakarışımız Allah’adır. Yalnız O’na sığınır ve yalnız O’ndan yardım dileriz. -eş-Şafî
adıyla- “Allah,
şifalar versin" deriz ve en güzel makamdan yardım dileyerek oradan
ayrılırız... Ölümü bir son olarak düşünenler tıbbın, tedavinin
tükendiği,
çaresizliğin insanı tükettiği yerde ne hissederler acaba? Halbuki
avuçları açıp
yakarmak ve yalvarmak; sevinci ve üzüntüyü O’nunla paylaşmak ne güzeldir,
darlıkta ve genişlikte.
Günlük hayatta sık kullandığımız
inşallah, maşallah,
sübhanallah, biiznillah gibi kelimeler, iki dünya arasında nasıl yankı buluyor acaba hiç
düşündük mü? Üstad Necip
Fazıl;
Dua, dua eller
karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök
parçalanmış
Gözyaşı bir tarla, hep
yoncalanmış.
derken “duanız olmasaydı..."yı şerhetti
belki de. Müminin hayatının merkezinde olan belki de en önemli kelime
inşallah’tır. Allah izin verirse, Allah nasip ederse, O müsaade ederse, yolumuzu
açarsa, önümüzü aydınlatırsa, ayaklarımıza güç kuvvet verirse vs. Mutlu bir
başlangıçta, bir yolculukta, sevinçli bir haberde, üzüntüleri dindiren teselli
cümlelerinin ve daha pek çok
olmuş, olacak şeylerin öncesinde ve sonrasında inşallah deriz. Yeni bir işe
girmişizdir, “İnşallah hakkınızda hayırlısı olur" denir. Yola çıkarken, “İnşallah
sağ salim
gidip dönersiniz" denir. Yeni bir atama olduğunda, “Hayırlı hizmetler
edersiniz inşallah" denir vs. Kelam-ı İlâhî ile de sabittir ki,
“İnşallah"sız işe başlamak, yola çıkmak Yaradan’ın kudret, kuvvet ve
azametine dayanmamak
manasına gelir ki,
bu durum müminlerin, her daim görüp gözeten, gizli aşikar her şeyi bilen
Rablerine karşı yapacakları hatalardan biri olacaktır. İnsanı ruh dinginliğine
ulaştıracak, içini ferahlatacak, manevî boşluğunu dolduracak yüce bir söz
inşallah. Allah’ın izni ve inayetine güvenmek, ne kadar yeri dolmaz ve şumüllü bir
kavrayıştır. Elbetteki dilimizde vird edindiğimiz sözler bundan ibaret değil.
Bundan çok daha
fazlası zikredilebilir. Mesele, önce farkında olmadan söylediğimiz kelimelerin
farkına varabilmektir. Kelimelerin ruhunu kazanması ise, bizim onu doğru
şekilde kullanmamıza bağlıdır.
Kâmil Büyüker
(Diyanet Avrupa Dergi, Ekim
2006)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder